Zuhruf Suresi

 
Zuhruf Suresi Türkçe Okunuşu

1.Ha mım
2.Vel kitabil mübın
3.İnna cealnahü kur'anen arabiyyen lealleküm ta'kılun
4.Ve innehu fı ümmil kitabi ledeyna le aliyyün hakım
5.E fe nadribü ankümüz zikra safhan en küntüm kavmem müsrifın
6.Ve kem erselna min nebiyyin fil evvelın
7.Ve ma yet'tıhim min nebiyyin illa kanu bihı yestehziun
8.Fe ehlekna eşedde minhüm batşev ve meda meselül evvelın
9.Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünne halekahünnel azızül alım
10.Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve veale leküm fıha sübülel lealleküm tehtedun
11.Vellezı nezzele mines semai maem bi kader fe enşarna bihı beldetem meyta kezalike tuhracun
12.Vellezı halekal ezvace külleha ve ceale leküm minel fülki vel en'ami ma terkebun
13.Li testevu ala zuhurihı sümme tezküru nı'mete rabbiküm izesteveytüm aleyhi ve tekulu sübhanellezı sehhara lena haza ve ma künna lehu mukrinın
14.Ve inna ila rabbina le münkalibun
15.Ve cealu lehu min ıbadihı cüz'a innel insane le kefurum mübın
16.Emittehaze memma yahlüku benativ ve asfaküm bil benın
17.Ve iza büşşira ehadühüm bima darabe lir rahmani meselen zalle vechühu müsveddev ve hüze kezıym
18.E ve mey yüneşşeü fil hılyeti ve hüve fil hısami ğayrumübın
19.Ve cealül melaiketellezıne hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs'elun
20.Ve kalu lev şaer rahmanü ma abednahüm ma lehüm bi zalike min ılmin in hüm illa yahrusun
21.Em ateynahüm kitabem min kablihı fe hüm bihı müstemsikun
22.Bel kalu inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim mühtedun
23.Ve kezalike ma erselna min kablike fı karyetim min nezırin illa kale mütrafuha inna vecedna abaena ala ümmetiv ve inna ala asarihim muktedun
24.Kale e ve lev ci'tüküm bi ehda mimma vecedtüm aleyhi abaeküm kalu inna bima ürsiltüm bihı kafirun
25.Fentekamna mihüm fenzur keyfe kane akıbetül mükezzibın
26.Ve iz kale ibrahımü li ebıhi ve kavmihı innenı beraüm mimma ta'büdun
27.İllellezı fetaranı fe innehu seyehdın
28.Ve cealeha kelimetem bakıyeten fı akıbihı leallehüm yarciun
29.Vel metta'tü haülai ve abaehüm hatta caehümül hakku ve rasulüm mübın
30.Ve lemma caehümül hakku kalu haza sıhruv ve inna bihı kafirun
31.Ve kalu lev la nüzzile hazel kur'anü ala racülim minel karyeteyni azıym
32.E hüm yaksimune rahmete rabbik nahnü kasemna beynahüm meıyşetehüm fil hayatid dünya ve rafa'na ba'dahüm fevka ba'dın deracatil li yettehıze ba'duhüm ba'dan suhriyya ve rahmetü rabbike hayrum mimma yecmeun
33.Ve lev la ey yekunen nasü ümmetev vahıdetel le cealna li mey yekfüru bir rahmani li büyutihim şükufem min fiddativ ve mearice aleyha yazherun
34.Ve li büyutihim ebvabev ve süruran aleyha yettekiun
35.Ve zuhrufa ve in küllü zalike lemma metaul haytiod dünya vel ahıratü ınde rabbike lil müttekıyn
36.Ve mey ya'şü an zikrir rahmani nükayyıd lehu şeytanen fe hüve lehu karın
37.Ve innehüm le yesuddunehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm anis sebıli ve yahsebune ennehüm mühtedun
38.Hatta iza caena kale ya leyte beynı ve beyneke bu'del meşrikayni fe bi'sel karın
39.Ve ley yenfeakümül yevme iz zalemtüm enneküm fil azabe müşterikun
40.E fe ente tüsmius summe ev tehdil umye ve men kane fı dalalim mübın
41.Fe imma nezhebenne bike fe inna minhüm müntekımun
42.Ev nüriyenne kellezı veadnahüm fe inna aleyhim muktedoirun
43.Festemsik billezı uhıye ileyk inneke ala sıratım müstekıym
44.Ve innehu lezikrul leke ve li kavmik ve sevfe tüs'elun
45.Ves'el men erselna min kablike mir rusülina e cealna min dunir rahmani alihetey yu'bedun
46.Ve le kad erselna musa bi ayatina ila fir'avne ve meleihı fe kale inni rasulü rabbil alemın
47.Felemma caehüm bi ayatina iza hüm minha yadhakun
48.Ve ma nürıhim min ayetin illa hiye ekberu min uhtiha ve ehaznahüm bil azabi leallehüm yarciun
49.Ve kalu ya eyyühes sahırud'u lena rabbeke bima ahide ındeke innena le mühtedun
50.Felemma keşefna anhümül azabe izahüm yenküsun
51.Ve nada fir'avnü fı kamihı kale ya kavmi e leyse lı mülkü mısra ve hazihil enharu tecrı min tahtı e fe la tübsırün
52.Em ene hayrum min hazellezı hüve mehınüv ve la yekadü yübın
53.Fe lev la ülkıye aleyhi esviratüm min zehebin ev cae meahül melaiketü mukterinın
54.Festehaffe kavmehu fe etauh innehüm kanu kavmen fasikıyn
55.Felemma asefununtekamna minhüm fe ağraknahüm ecmeıyn
56.Fe cealnahüm selefev ve meselel lil ahırın
57.Ve lemma duribebnü meryeme meselen iza kavmüke minhü yesıddun
58.Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasımun
59.İn hüve illa abdün en'amna aleyhi ve cealnahü meselel li benı israıl
60.Ve lev neşaü le cealna minküm melaiketen fil erdı yahlüfun
61.Ve innehu le ılmül lissaati fe la temterunne biha vettebiun haza sıratum müstekıym
62.Ve la yesudodennekümüş şeytan innehu leküm adüvvün mübın
63.Ve lemma cae ıysa bil beyyinati kale kad ci'tüküm bil hıkmeti ve li übeyyine leküm ba'dallezı tahtelifune fıh fettekullahe ve etıy'un
64.İnnellahe hüve rabbı ve rabbüküm fa'büduh haza sıratum müstekıym
65.Fahtelefel ahzabü mim beynihim fe veylül lillezıne zalemu min azabi yevmin elım
66.Hel yenzurune illes saate en te'tiyehüm bağtetev ve hüm la yeş'urun
67.El ehıllaü yevmeizim ba'duhüm li ba'dın adüvvün illel müttekıyn
68.Ya ıbadi la havfün aleykümül yevme ve la entüm tanzenun
69.Ellezıne amenu bi ayatina ve kanu müslimın
70.Üdhulül cennete entüm ve ezvacüküm tuhberun
71.Yütafü aleyhim bi sıhafim min zehebiv ve ekvab ve fıha ma teştehıhil enfüsü ve telezzül a'yün ve entüm fıha halidün
72.Ve tilkel cennetülletı uristümuha bima küntüm ta'melun
73.Leküm fiha fakihetün kesıratüm miha te'külun
74.İnnel mücrimıne fı azabi cehenneme halidun
75.La yüfetteru anhüm ve hüm fıhi müblisun
76.Ve ma zalemnahüm ve lakin kanu hümüz zalimın
77.Ve nadev ya malikü li yakdı aleyna rabbük kale inneküm makisun
78.Lekad ci'naküm bil hakkı ve lakinne ekseraküm lil hakkı karihun
79.Em ebramu emran fe inna mübrimun
80.Em yahsebune enna la nesmeu sirrahüm ve necvahüm bela ve rusülüna ledeyhüm yektübun
81.Kul in kane lirrahmani veledün fe ene evvelül abidın
82.Sübhüne rabbis semavati vel erdı rabbil arşi amma yesıfun
83.Fezerhüm yahudu ve yel'abu hatta yülaku yevmehümüllezı yuadun
84.Ve hüvellezı fis semai ilahüv ve fil erdı ilah ve hüvel hakımül alım
85.Ve tebarakellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve ındehu ılmüs saah ve ileyhi türceun
86.Ve la yemliküllezıne yed'une min dunihiş şefaate illa men şehide bil hakkı ve hüm ya'lemun
87.Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü'fekun
88.Ve kıylihı ya rabbi inne haülai kavmül la yü'minun
89.Fasfah anhüm ve kul selam fe sevfe ya'lemun

Zuhruf Suresi Türkçe Anlamı 

1.Hâ Mîm.
2, 3.Apaçık Kitab'a andolsun ki, iyice anlayasınız diye biz, onu Arapça bir Kur'an yaptık.
4.Şüphesiz o, katımızdaki ana kitapta (Levh-i Mahfuz'da) mevcuttur, çok yücedir, hikmetlerle doludur.
5.Haddi aşan bir topluluk oldunuz diye vazgeçip Zikir'le (Kur'an'la) sizi uyarmaktan geri mi duralım?
6.Halbuki daha önceki toplumlara da nice peygamberler göndermiştik.
7.(Onlar da) kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı.
8.Biz, onlardan daha çetinlerini de helak ettik. Öncekilerin örneği geçti!
9.Andolsun, onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka, "Onları mutlak güç sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı" diyeceklerdir.
10.O, yeryüzünü size beşik yapan ve gideceğiniz yere ulaşasınız diye sizin için orada yollar var edendir.
11.O gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık. İşte siz de, böyle diriltileceksiniz.
12, 13, 14.O bütün çiftleri yaratan, üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve "Bunu hizmetimize veren Allah'ın şanı yücedir. Bunlara bizim gücümüz yetmezdi. Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz" diyesiniz diye sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır.
15.Böyle iken ("melekler Allah'ın kızlarıdır" demek suretiyle) kullarından bir kısmını O'nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür.
16.Yoksa, Allah, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de, oğulları size mi seçip ayırdı?
17.Onlardan biri, Rahmân'a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesilir.
18.Süs içerisinde (narin bir biçimde) yetiştirilen ve tartışmada (delilini erkekler gibi) açıklayamayanı mı Allah'a isnad ediyorlar?
19.Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların (yalan) şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.
20."Eğer Rahmân dileseydi biz onlara kulluk etmezdik" dediler. Bu konuda hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.
21.Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mı sarılıyorlar?
22.Hayır! Onlar sadece, "Şüphesiz biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, ve biz onların izlerinden gitmekteyiz" dediler.
23.İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, "Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz" demiş olmasınlar.
24.(Gönderilen uyarıcı,) "Ben size, babalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu getirmiş olsam da mı?" dedi. Onlar, "Biz kesinlikle sizinle gönderilen şeyi inkar ediyoruz" dediler.
25.. Biz de onlardan intikam aldık. Yalanlayanların sonu, bak nasıl oldu!
26.Hani İbrahim babasına ve kavmine şöyle demişti: "Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım."
27."Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir."
28.İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı.
29.Doğrusu onları (Mekke müşriklerini) ve atalarını kendilerine hak olan Kur'an ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (dünya nimetlerinden) yararlandırırım.
30.Fakat kendilerine Hak gelince, "Bu bir büyüdür, biz onu kesinlikle inkar ediyoruz" dediler.
31."Bu Kur'an iki şehrin birinden bir büyük adama indirilseydi ya!" dediler.
32.Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.
33.Eğer bütün insanlar (kafirlere verdiğimiz nimetlere bakıp küfürde birleşen) bir tek ümmet olacak olmasalardı, Rahmân'ı inkar edenlerin evlerine gümüşten tavanlar ve üzerine çıkacakları merdivenler yapardık.
34, 35.Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar ve altın süslemeler yapardık. Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O'na karşı gelmekten sakınanlarındır.
36.Kim, Rahmân'ın Zikri'ni görmezlikten gelirse biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur.
37.Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.
38.Sonunda bize geldiğinde, arkadaşına, "Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı! Ne kötü arkadaşmışsın!" der.
39.Onlara, "(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız" denir.
40.Sağırlara sen mi duyuracaksın; yahut körleri ve apaçık bir sapıklık içinde olanları sen mi doğru yola ileteceksin?
41.Ya biz seni (bu dünyadan) alır götürürüz de, onlardan intikam alırız.
42.Yahut da, onlara yaptığımız tehdidi sana gösteririz ki, bizim onlara gücümüz yeter.
43.Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin.
44.Şüphesiz bu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz.
45.Senden önce gönderdiğimiz elçilerimize sor: Rahmân'dan başka kulluk edilecek ilahlar var etmiş miyiz?
46.Andolsun, biz Mûsâ'yı mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarına göndermiştik de o, "Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim" demişti.
47.(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar!
48.Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.
49.(Onlar azabı görünce) "Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et. Çünkü biz artık doğru yola gireceğiz" dediler.
50.Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.
51.Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? Şu nehirler de benim altımdan akıyor (değil mi?) Hâlâ görmüyor musunuz?"
52."Yoksa ben, şu zavallı, nerede ise maksadını anlatamayacak durumda olan bu adamdan daha hayırlı değil miyim?"
53."(Eğer doğru söylüyorsa) ona altın bilezikler atılmalı, yahut onunla beraber bulunmak üzere melekler gelmeli değil miydi?"
54.Firavun kavmini küçük düşürdü (ezdi). Onlar da kendisine itaat ettiler. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir toplumdu.
55.Onlar bizi bu şekilde öfkelendirince biz de onlardan öc aldık, hepsini suda boğduk.
56.Onları, sonradan gelecek inkârcılara, geçmiş bir ibret ve bir örnek kıldık.
57.Meryem oğlu İsa bir örnek olarak anlatılınca bir de ne göresin senin kavmin (seni susturacak bir delil buldukları zannıyla) hemen şamata etmeye başlar.
58."Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa İsa mı?" dediler. Bunu sadece seninle tartışmak için ortaya attılar. Şüphesiz onlar kavgacı bir toplumdur.
59.İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları'na örnek kıldığımız bir kuldur.
60.Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler yaratırdık.
61.Şüphesiz o Kıyametin (kopacağının) bir bilgisidir. Artık onun hakkında asla şüphe etmeyin, bana uyun, bu doğru bir yoldur.
62.Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.
63.İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."
64.Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O'na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur.
65.Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin haline!
66.Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, halbuki bunun farkında değillerdir.
67.O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.
68, 69.(Allah şöyle der:) "Ey ayetlerimize inanan ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de."
70."Siz ve eşleriniz sevinç ve mutluluk içinde cennete giriniz."
71.Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız.
72.İşte, bu yapmakta olduklarınıza karşılık size mîras verilen cennettir.
73.Orada sizin için bol bol meyve var, onlardan yersiniz.
74.Şüphesiz suçlular cehennem azabında devamlı kalacaklardır.
75.Azapları hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde ümitsizdirler.
76.Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar, kendileri zâlim idiler.
77.(Görevli meleğe şöyle seslenirler:) "Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin." O da, "Siz hep böyle kalacaksınız" der.
78.Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız.
79.Yoksa (gerçeği kabul etmeme konusunda) bir işe kesin karar mı verdiler? Şüphesiz biz de (onları cezalandırmakta) kararlıyız.
80.Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar.
81.(Ey Muhammed!) De ki: "Eğer Rahmân'ın bir çocuğu olsaydı, ona kulluk edenlerin ilki ben olurdum."
82.Göklerin ve yerin Rabbi, Arş'ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden uzaktır.
83.Bırak onları, tehdit edildikleri güne kavuşana kadar, (batıl inançlarına) dalsınlar ve (dünya hayatlarında) oynayadursunlar.
84.O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilah olandır. O hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
85.Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin hükümranlığı kendisine ait olan Allah yücedir! Kıyametin bilgisi de yalnız O'nun katındadır ve yalnızca O'na döndürüleceksiniz.
86.Onu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler.
87.Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, "Allah" derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?
88.Onun (Muhammed'in), "Ya Rabbi!" demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir.
89.Şimdilik sen onları hoş gör ve "size selam olsun" de. Yakında bilecekler.

Zuhruf Suresi Konusu

Asıl konu Kur’ân-ı Kerîm’in mûcize olma niteliğinden yola çıkarak Hz. Peygamber’in gerçek peygamber, tebliğ ettiği dinin de hak din olduğunu kanıtlamaktır. Bu ana konu çerçevesinde münasebet düştükçe şirkin çelişkilerle dolu bir inanç biçimi olduğuna, daha önce gelip geçmiş milletlerin hak din karşısındaki tavırlarına göre aldıkları sonuca, dünya ve âhiret nimetlerinin mukayesesine, ebedî olanın geçici olana tercih edilmesi gereğine işaret edilmiş, dikkat çekilmiştir.

Zuhruf Suresi Tefsiri

“Ayrılmış, tek başına harfler” mânasındaki “hurûf-ı mukattaa” hakkında, ikinci sûrenin başında gerekli bilgi verilmiştir. Burada alfabeden iki harfin zikredilerek sûreye giriş yapılmasının şöyle bir özel hikmetinden söz edilebilir: Kur’an Arapça’dır, sizin konuştuğunuz Arapça nasıl hâ, mîm gibi harflerden oluşuyorsa bu da o harflerden oluşturulmuştur. Onu anlamanız ve üzerinde düşünerek, aynı harflerden benzerini yapmayı deneyerek eşsizliğini kabul etmeniz için hiçbir engel yoktur.

Mülk Suresi Oku: Mülk (Tebareke) Suresi Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve Fazileti

Kur’an-ı Kerim’in 67. suresi olan Tebareke Suresi toplamda 30 ayetten oluşur. Tebareke Suresi Mülk Suresinin diğer adıdır. Tebareke denmesinin nedeni ise surenin "Tebarekellezi" ile başlamasıdır. Müslüman dünyası için önemli bir yere sahip olan Tebareke Suresi Allah’ın varlığı ve birliğini, ölüm ve yaşamı, öldükten sonra dirilmeyi ele almaktadır. Fazileti çok olduğu için Hz. Muhammed tarafından sık sık okunması tavsiye edilen surelerden biridir. Tebareke (Mülk) Suresi Arapça okunuşu, Türkçe meali ve fazileti için “Tebareke Suresi Okunuşu” içeriğimize göz atabilirsiniz.

Mülk Suresi Oku: Mülk (Tebareke) Suresi Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve Fazileti

Kur‘an-ı Kerim’in 67. suresi olan Mülk Suresi Tebareke olarak da bilinir. Bunun başlıca nedenleri arasında surenin "Tebarekellezi" ile başlamasıdır. Diğer adları Münciye, Mücadele, Mani'a, Vakiye’dir. Toplam 30 ayetten oluşan Tebareke Suresi Mekke zamanında inmiştir. Sure genel olarak Allah’ın varlığı ve birliğini, azametini, evrendeki hükümranlığını, tek tanrı ve tek yaratıcı olduğunu, hayatın ve ölümün var ediliş amacını ve öldükten sonra dirilmeyi konu edinmektedir.

Tebareke Suresi Türkçe Okunuşu

1.Tebarekelleziy biyedihilmulku ve huve 'ala kulli şey'in kadiyrun

2.Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).

3.Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin).

4.Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hâsien ve huve hasîr(hasîrun).

5.Ve lekad zeyyennâs semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbes saîr(saîri).

6.Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi’sel masîr(masîru).

7.İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).

8.Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).

9.Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).

10.Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).

11.Fa’terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri).

12.İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun).

13.Ve esirrû kavlekum evicherû bihî, innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).

14.E lâ ya’lemu men halaka, ve huvel latîful habîr(habîru).

15.Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıhî, ve ileyhin nuşûr(nuşûru).

16.E emintum men fîs semâi en yahsife bikumul arda fe izâ hiye temûr(temûru).

17.Em emintum men fîs semâi en yursile aleykum hâsıbâ(hâsiben) fe se ta’lemûne keyfe nezîr(nezîri).

18.Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kâne nekîr(nekîri).

19.E ve lem yerav ilât tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdne, mâ yumsikuhunne illâr rahmân(rahmânu), innehu bi kulli şey’in basîr(basîrun).

20.Em men hâzâllezî huve cundun lekum yansurukum min dûnir rahmân(rahmâni), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın).

21.Em men hâzâllezî yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın).

22.E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ em men yemşî seviyyen alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).

23.Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).

24.Kul huvellezî zeraekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).

25.Ve yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdikîn(sâdikîne).

26.Kul innemâl ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun).

27.Fe lemmâ raevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hâzâllezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne).

28.Kul e raeytum in ehlekeniyallâhu ve men maıye ev rahımenâ fe men yucîrul kâfirîne min azâbin elîm(elîmin).

29.Kul huver rahmânu âmennâ bihî ve aleyhi tevekkelnâ, fe se ta’lemûne men huve fî dalâlin mubîn(mubînin).

30.Kul ereeytum in asbeha maukum ğavren femen ye'tiykum bimain me'ıynin.

Tebareke Suresi Arapça Okunuşu

 

 

Mülk Suresi Oku: Mülk (Tebareke) Suresi Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve FaziletiMülk Suresi Oku: Mülk (Tebareke) Suresi Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve Fazileti
Mülk Suresi Oku: Mülk (Tebareke) Suresi Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve Fazileti

Tebareke Suresi Türkçe Meali

1. Mutlak hükümranlık elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter.

2. O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.

3. O ki, birbiri ile âhenktar yedi göğü yaratmıştır. Rahmân olan Allah'ın yaratışında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?

4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradığı bozukluğu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.

5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık.

6. Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. O, ne kötü dönüştür!

7. Oraya atıldıklarında, onun kaynarken çıkardığı uğultuyu işitirler.

8. Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atılsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemiş miydi? diye sorarlar.

9. Onlar şöyle cevap verirler: Evet, doğrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmişti; fakat biz (onu) yalan saymış ve: Allah'ın bir şey gönderdiği yok; siz olsa olsa büyük bir sapıklık içindesiniz! demiştik.

10. Ve: Şayet kulak vermiş veya aklımızı kullanmış olsaydık, (şimdi) şu alevli cehennemin mahkûmları arasında olmazdık! diye ilâve ederler.

11. Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun, o alevli cehennemin mahkûmları!

12. Fakat daha görmeden Rablerinden (azabından) korkanlara gelince, onlar için gerçekten hem bağışlanma hem de büyük mükâfat vardır.

13. Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.

14. Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.

15. Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

16. Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır.

17. Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran (bir fırtına) göndermeyeceğinden emin misiniz? İşte (bu) tehdidimin ne demek olduğunu yakında bileceksiniz!

18. Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymışlardı; ama benim karşılık olarak verdiğim azap nasıl olmuştu!

19. Üstlerinde kanatlarını aça-kapata uçan kuşları (hiç) görmediler mi? Onları (havada) rahmân olan Allah'tan başkası tutmuyor. Şüphesiz O her şeyi görmektedir.

20. Rahmân olan Allah'a karşı şu size yardım edecek askerleriniz hani kimlerdir? İnkârcılar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadırlar.

21. Allah size verdiği rızkı kesiverse, size rızık verebilecek olan kimdir? Hayır, onlar azgınlık ve nefrette direnip durmaktadırlar.

22. Şimdi (düşünün bakalım), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varılacak) yere daha iyi erişir, yoksa doğru yolda düzgün yürüyen mi?

23. (Resûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az şükrediyorsunuz!

24. De ki: Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan O'dur; ancak O'nun huzuruna gelip toplanacaksınız.

25. "Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?" derler.

26. De ki: O bilgi, ancak Allah'a mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.

27. Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir.

28. De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım) inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?

29. De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmiş ve sırf O'na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!

30. De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?

Tebareke Suresi Fazileti

Hz. Peygamber, Mülk sûresinin onu okuyanları kabir azabından koruyacağını ifade buyurmuşlar (Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 9; Şevkânî, V, 296), bu sebeple cenazelerin ardından bu sûrenin okunması âdet olmuştur. Bu hadisi, “sûreyi okuyup amel edenlerin, kabir azabını gerektiren günahlardan uzak duracağı ve böylece azaptan kurtulacağı” şeklinde anlamak da mümkündür.

Tebareke Suresi Tefsiri

Sûrenin özeti mahiyetinde olan bu âyetlerin ilkinde Allah’ın yüceliği, kudreti, evrendeki hükümranlığı ve her şeyin kendisinin kudret elinde olduğu, evrende istediği gibi tasarrufta bulunabileceği ifade edilmiş, sonraki âyetlerde ise O’nun kudretinin eserlerinden örnekler verilmiştir. 2. âyet yüce Allah’ın kudret ve tasarrufunu en açık bir şekilde gösteren delilleri içermekte; Allah’ın, dünyada insanların güzel işler yapma hususunda birbirleriyle rekabet etmelerini sağlamak, kimlerin kendi emir ve yasaklarına uyarak daha güzel işler yapacağını ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını bildirmektedir. Aynı âyette önce ölüm, sonra hayat geçtiği için burada “ölüm” kavramıyla, hayattan önceki cansızlık halinin mi yoksa dünya hayatının sona ermesi ve âhiret hayatına geçiş halinin mi kastedildiği hususunda farklı görüşler vardır. Bir kısım müfessirler âyetteki sıralamayı dikkate alarak ölümden maksadın dünya hayatından âhiret hayatına geçiş hali, hayattan maksadın ise âhiret hayatı olduğunu söylemişlerdir. İkinci grup ise ölümle dünya hayatından âhiret hayatına geçiş halinin, hayatla da dünya hayatının kastedildiği kanaatindedir; bizim tercihimiz de budur. Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir. Hayat ölümden önce olduğu halde âyette sonra gelmesi ise çeşitli şekillerde yorumlanmıştır. Dikkat çekici bir yoruma göre eşyada aslolan yokluk olduğu, varlık ve hayat sonradan verildiği için âyette ölüm önce gelmiştir. Bizce de isabetli olan diğer bir yoruma göre ölüm insanlara hayatın sorumluluğunu hatırlattığı, onları iyi işler yapmaya teşvik ettiği ve bir uyarıcı olduğu, nihayet insanda “imtihan” sorumluluğunu daha canlı tuttuğu için âyette ölüm önce zikredilmiştir. Nitekim hayat bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığının verileceği ebedî varlık sahnesine geçişi sağlayan dönüm noktası, Hz. Peygamber’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır. İfadenin akışına ve lafız güzelliğine daha uygun olduğu için “mevt” (ölüm) kelimesinin önce geldiği de düşünülebilir.

3-4. âyetlerde evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilmekte, böylece bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği; bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu belirtilmektedir.

Meâlde “Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak” diye tercüme ettiğimiz cümlenin lafzî karşılığı, “Sonra gözünü iki kez daha çevir de bak” şeklindedir. Ancak bu ibare çokluktan kinaye olup sayı olarak iki defayı değil, defalarca bakmayı ifade eder.

Yıldızlarla donatılmış gibi bir görüntü verdiği için gökyüzünün kandillerle süslenmesinden söz edilmiş, yıldızlar geceleyin kandil gibi ışık saçtıklarından onlara mecaz olarak “kandiller” (mesâbîh, tekili: misbâh) denilmiştir. Yıldızlarla şeytanların taşlanmasından maksat ise göklerdeki meleklerin konuşmalarını dinleyip onlardan bilgi sızdırmak için kulak hırsızlığı yapmak isteyen şeytanların bu yıldızlardan çıkan parlak ışıklarla, bir tür ateş toplarıyla engellenmesidir. Bu ve benzeri âyetlerle ilgili olarak klasik tefsirlerde ayrıntılı yorumlar bulunmakla birlikte müteşâbihattan olan bu tür âyetlerin anlamları hakkında zamana, şartlara, bilimsel verilere göre farklı görüşler ileri sürmek mümkündür. Ayrıca gayb konularına giren âyetlerin yorumunda iddialı olmamak gerekir. Çünkü gayb âleminin mahiyetini Allah’tan başka kimse bilemez; biz gayb bilgilerine sadece inanırız. “Taşlanma” şeklinde çevirdiğimiz rücûm kelimesi “sağlam bir bilgiye dayanmadan konuşmak, kafadan atmak” mânasına da geldiği için âyete, “insan ve cin şeytanlarının yıldızlara bakarak aslı faslı olmayan şeyler söylemeleri” mânası da verilmiştir.

Bazı âhiret sahnelerini tasvir eden bu âyetler, kimlerin daha güzel davranacağını sınamak için ölümün ve hayatın yaratıldığını ifade eden 2. âyetle irtibatı olup, bu dünyada Allah’a isyan edenlerin öte dünyada çekecekleri cezayı, O’na karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödülleri açıklamaktadır. 6-8. âyetlerdeki tasvirler cezanın ne derece şiddetli olduğunu daha iyi hissettirme amacına yöneliktir. 8. âyette “uyarıcı” diye çevirdiğimiz nezîrden maksat peygamberdir. Âyette dünyada peygamberin çağrısına ve uyarılarına kulak tıkayıp inkâr ve isyanlarını sürdürmekte direnenlere, yarın kıyamet gününde, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorulacağını bildiren ifade aslında yaşayanlar için bir uyarıdır. 9-11. âyetler o gün iş işten geçtikten sonra değil, fakat bugün fırsat eldeyken o uyarıya kulak vermek, yani peygamberi tanımak, ayrıca Allah’ın insanlığa büyük lutfu olan aklı ve diğer bilgi imkânlarını da kullanarak hak ve hidayet yolunu bulmak gerektiğine, ebedî kurtuluşun ancak bu sayede kazanılabileceğine işaret etmektedir. 12. âyet ise müminlerin nâil olacağı uhrevî mutluluğun veciz bir özetidir.

 Bu dünyada günah işleyenler, ya kendilerini görüp gözeten Allah’ın varlığına inanmıyor veya inanmakla birlikte dünyevî hırs ve menfaatleri, nefsânî arzuları yüzünden gaflete dalıp sorumluluklarını unutuyorlar. İşte bu âyetlerde inkârcılara ve gafillere Allah’ın gizlisiyle açığıyla her şeyi kuşatan ilmi hatırlatılmakta, kendilerinden hayatlarını buna göre düzenlemeleri istenmektedir.

Cenâb-ı Allah, kendisinin güç ve kudretini gösteren delilleri bir defa daha gözler önüne sermekte; yerkürenin yaratılması, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiğine dikkat çekmektedir. “Üzeri” diye çevirdiğimiz menâkibihâ tamlamasındaki menâkib kelimesi, “omuz” anlamına gelen menkibin çoğulu olup mecaz olarak yeryüzündeki yolları, köşe bucak ve dağları ifade eder. Yüce Allah, bu nimetleri kulları için yarattığını bildirerek onlara yeryüzünde dolaşmalarını, yarattığı rızıklardan yiyip içmelerini istemiş; arkasından “Dönüş yalnız Allah’adır” buyurmak suretiyle insanların dünya nimetleri ve zevklerine dalarak kendi varlığını, sonsuz kudretini ve âhiret hayatını unutmamaları gerektiği, zira her nimetin bir sorumluluğu olduğu mesajını vermiştir.

Müfessirler “gökte olan”dan maksadın kim veya ne olduğu konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir: 1. Bundan maksat Allah’tır; ancak bu mecazi bir anlatım olup maksat O’nun yüceliğini ve gücünün sonsuzluğunu vurgulamaktır. Allah mutlak mânada yücedir, sonsuz ve sınırsızdır, zamanda ve mekânda olanlar ise sınırlıdır ve Allah bu sınırlamalardan münezzehtir. 2. Maksat gökteki meleklerdir. Onlar Allah’ın emriyle yeryüzüne inerek kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. 3. Maksat, Allah’ın gökten inen azabıdır. Allah’ın rahmeti ve nimeti nasıl gökten iniyorsa O’nun azabı da inkârcı ve isyankârların başına gökten iner. Bize göre burada geçen “gök” kelimesiyle, fizikî evrenin gökleri değil, madde ötesi, yüce olan varlık düzeyi kastedilmiş olmalıdır.

15. âyette belirtilen imkânların iyi değerlendirilmesi gerektiği yönünde ikazlar içeren bu âyetlerde insanların, yeryüzündeki nimetlerden yararlanırken azgınlık ve taşkınlık göstermemeleri gerektiğine, aksi takdirde yeryüzünde şiddetli felâketlerin, yıkımların vuku bulacağına, böylece Allah’ın gönderdiği uyarıcıyı (peygamber), onun uyarılarını önemsemeyenlerin şiddetle cezalandırılacaklarına dikkat çekilmektedir. Nitekim 18. âyette de geçmişte gerçekleri yalan sayanların bu şekilde cezalandırıldığı hatırlatılmaktadır.

Yüce Allah’ın başka bir eseri olan kuşların uçma yeteneğine işaret edilerek Allah’ın kudretinin bir işareti daha gözler önüne serilmektedir. Yer çekimine rağmen kuşların gökyüzünde kanat çırparak uçması ve süzülmesi, her gün gördüğümüz için önemini gözden kaçırdığımız, gerçekte ise Allah’ın sanat ve kudretini gösteren hârika olaylardandır. Kuşlara bu yeteneği veren Allah’tır. Burada Allah’ın merhametini yansıtan rahmân isminin kullanılmış olması, O’nun mahlûkata merhametle muamele ettiğini, varlık düzeninin O’nun rahmetinden bir yansıma olduğunu ima eder. 21. âyetlerde rızık olarak anılan nimetler de rahmân isminin sürekli tecellisi olup bu tecelli bir an kesilecek olsa hayatın bütünüyle yok olacağına dikkat çekilmektedir.

Şeytanlara uyarak, mânevî körlük içinde bâtıl yollarda giden inkârcı nankör ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılmakta, bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle anlatılmaktadır.

Doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana bilgi vasıtalarından kulaklar, gözler ve kalpler (akıllar) verildiğinin hatırlatılması, insanın en değerli ve ayırıcı niteliğinin gözlem ve düşünme kapasitesi olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret eder. Bu nimetler aynı zamanda Allah’ın eşsiz sanatını ve sonsuz kudretini göstermesi bakımından da önemlidir. Muhatabın sağduyusuna hitap edilerek onun yanlış inanç ve tutumlardan kurtulması, Allah’ın varlığına ve birliğine iman etmesi istenmektedir. Allah Teâlâ’nın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri de insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve çoğaltılmasıdır. Onları bu şekilde türetip yeryüzüne yayma gücüne sahip olan Allah, öldükten sonra dirilterek huzurunda toplamaya da kadirdir. Nitekim 24. âyetin son cümlesinde, “Sadece O’nun huzurunda gelip toplanacaksınız” ifadesiyle buna işaret edilmiştir.

 Bir önceki âyette insanların kıyamet gününde Allah’ın huzurunda toplanacakları haber verilince inkârcılar öğrenmek için değil, Hz. Peygamber’le alay etmek maksadıyla bu olayın ne zaman gerçekleşeceğini sormuşlardı. Devamındaki âyette bu soruya Hz. Peygamber’in nasıl cevap vermesi gerektiği bildirilmektedir. 27. âyette de inkârcıların âhirette azabı gördüklerindeki halleri anlatılmakta, inanmadıkları âhiret azabını ve kıyametin korkunç olaylarını yakından gördükleri zaman yüzlerinde meydana gelen üzüntü belirtileri ve psikolojik çöküntü tasvir edilmekte veya –bizim tercih ettiğimiz meâle göre– inkârcıların yüzlerinin kara çıkacağı ve mahcup olacakları bildirilmektedir. İşte inkârcılar, dünyada inkâr ettikleri ve alay ederek gelmesini istedikleri azabın bu azap olduğunu ya kendi aralarında konuşurlar veya melekler tarafından onlara söylenir.

Müşrikler Hz. Peygamber’in ölümünü istiyor ve bunu açık bir şekilde dile getirmekten de çekinmiyorlardı. Hatta onu öldürmek için tuzak kuruyor böylece ondan ve getirdiği dinden kurtulacaklarını sanıyorlardı. İşte bu âyetler onların niyet ve beklentilerine bir cevap olmak üzere inmiştir. 28. âyette Hz. Peygamber’in varlığına son verilmesinin veya ölümünün ertelenmesinin müşrikler için herhangi bir fayda sağlamayacağı, kendilerine verilecek elem verici cezayı önleyecek bir gücün de asla bulunmadığı ifade edilmiştir. Âyette ayrıca hayatın ilâhî bir rahmet olduğuna, Hz. Peygamber’in de eceli geldiğinde öleceğine işaret edilmektedir. 29. âyette ise müminlerin inandıkları ve güvendikleri Tanrı’nın esasen müşriklerce de bilinen ve rahmân ismiyle anılan yüce Allah olduğu belirtilmiş, bu gerçeğin kendilerine tebliğ edilmesi Hz. Peygamber’e emredilmiştir.

Allah’ın kudretini, lutufkârlığını yeniden hatırlatan bu âyet 15 ve 21. âyetlerle bağlantılı olup kuvvetli ihtimalle Hz. Peygamber ile müşrikler arasında geçen bir tartışmanın sonucu olarak onlara yöneltilmiş eleştiri ve uyarı amaçlı bir sorudur. 15. âyette Allah’ın yeryüzünü kullanışlı hale getirdiği ifade edildikten sonra insanlardan O’nun yarattığı rızıklardan yararlanmaları istenmiş; 21. âyette de rızkın Allah’a ait olduğu, O verdiği rızkı kestiği takdirde rızık verecek birinin asla bulunmayacağı bildirilmişti. Burada da rızıkların en önemlisi ve hayatın ana unsuru olan suyun yerin derinliklerine çekilmesi halinde Allah’tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilerek, böylesine eşsiz kudretin sahibi yüce Allah’ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapanlar, ne kadar yanlış bir yolda oldukları üzerinde düşünmeye çağrılmaktadır.

 

 

 

Taha Suresi 39. Ayet Oku: Taha Suresi Okunuşu, Anlamı, Tefsiri ve Fazileti

Toplam 135 ayetten oluşan Taha Suresi Kur’an-ı Kerim’in 20. suresidir. 16. cüzde yer alır. Mekke döneminin ortalarında nazil olan bu sure adını birinci ayette yer alan harflerden alıştır. İslam kaynaklarında Taha Suresi okumanın faziletleri hakkında pek çok bilgi yer alır. Kur’an-ı Kerim’in en uzun surelerinden olma özelliği taşır. Taha Suresi okunuşuanlamı, tefsiri ve fazileti hakkında “Taha Suresi 39. Ayet” içeriğimizden detaylı bilgi elde edebilirsiniz.

Taha Suresi 39. Ayet Oku: Taha Suresi Okunuşu, Anlamı, Tefsiri ve Fazileti

Taha Suresi adını 1. ayette yer alan harflerden almıştır. Toplamda 135 ayetten oluşan sure Kur’an-ı Kerim’de 16. cüzde yer alır. Mekke döneminin ortalarında nazil olan bu sureyi okumanın fazileti oldukça çoktur.

Taha Suresi 39. Ayet Okunuşu

- Enıkzi fıhi fit tabuti fakzi fıhi fil yemmi fel yülkıhil yemnü bis sahıli ye'huzhü adüvvül lı ve adüvvül leh ve elkaytü aleyke mehabbetem minnı ve li tusnea ala aynı

Taha Suresi 39. Ayet Oku: Taha Suresi Okunuşu, Anlamı, Tefsiri ve Fazileti

Taha Suresi 39. Ayet Türkçe Anlamı

"Onu (bebek Mûsâ'yı) sandığın içine koy ve denize (Nil'e) bırak ki, deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın. Sana da, ey Mûsâ, sevilesin ve gözetimimizde yetiştirilesin diye tarafımızdan bir sevgi bırakmıştım."

Taha Suresi Konusu

Hz. Peygamber'in mâneviyatını yükselten ve Allah'ın kudretine dikkat çeken ifadelerle başlanmış, ardından Hz. Mûsâ'nın Firavun'la mücadelesine, Cenâb-ı Hakk'ın İsrâiloğulları'na lutfettiği nimetlere ve onların hatalı tutumlarına geniş bir biçimde yer verilmiştir. Daha sonra Hz. Âdem'in yaratılışına ve şeytanın onları kandırıp cennetten çıkmalarına sebep oluşuna değinilmiş, inkârcıların karşılaşacakları âkıbet hatırlatılmış ve ebedî mutluluğun Allah'a saygıda kusur etmekten sakınanların olacağı belirtilmiştir.

Taha Suresi Fazileti

Hz. Peygamber'den rivayet edilen bir hadiste anlatıldığına göre, Tâhâ ve Yâsîn sûrelerini işiten melekler şöyle demişlerdir: Bunların kendilerine gönderileceği ümmete ne mutlu, bunları taşıyan gönüllere ne mutlu, bunları okuyan dillere ne mutlu!" (Dârimî, "Fezâilü'l-Kur'ân", 20).

Birçok sûrede olduğu gibi âyetlerinin kısa ve sonlarının secili olması sûrenin okunuşuna apayrı bir mûsiki katmaktadır.

Taha Suresi Tefsiri

Müfessirler arasında, bu sûrenin ilk âyetini oluşturan ve “tâ-hâ” şeklinde okunan iki harfin mahiyeti ve anlamı hususunda iki yorum vardır. a) Bunlar bazı sûrelerin başında yer alan ve teker teker okunduğu için “hurûf-i mukattaa” diye adlandırılan harflerdendir (bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/1). b) Bunlar ayrı iki harf değil, anlamı olan bir kelimedir. Bu eğilim içinde kuvvetli bulunan görüşe göre bu kelime Arapça’nın bazı lehçelerinde “ey kişi, ey insan!” mânasına gelmektedir. Bu görüşün sahipleri, İslâm öncesi Arap şiirinden bu anlamdaki kullanımı gösteren örnekleri zikrederler. Ayrıca bu kelimenin Allah’ın isimlerinden biri olduğu ve bu âyette o isme yemin edildiği görüşü de ileri sürülmüştür (bk. Taberî, XVI, 135-137; İbn Âşûr, XVI, 182-183).

Taha Suresi Okunuşu

1.Taha
2.Ma enzelna aleykel kur'ane li teşka
3.İlla tezkiratel limey yahşa
4.Tenziylem mimmen halekal erda ves semavatil ula
5.Errahmanü alel arşisteva
6.Lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve ma beynehüma ve ma tahtes sera
7.Ve in techer bil kavli fe innehu ya'lemüs sirra ve ahfa
8.Allahü la ilahe illa huve lehül esmaül husna
9.Ve hel etake hadiysü musa
10.İz raa naran fe kale li ehlihimküsu innı anestü naral leallı atıküm minha bi kabesin ev ecidü alen nari hüda
11.Felemma etaha nudiye ya musa
12.İnnı ene rabbüke fahla' na'leyk inneke bil vadil mukaddesi tuva
13.Ve enahtertüke festemı' lima yuha
14.İnnenı enallahü la ilahe illa ene fa'büdnı ve ekımıs salate li zikrı
15.İnnes saate atiyetün ekadü uhfıha li tücza küllü nefsim bi ma tes'a
16.Fe la yesuddenneke anha mel la yü'minü biha vettebea hevahü fe terda
17.Ve ma tilke bi yemınike ya musa
18.Kale hiye asay etevekkeü aleyha ve ehüşşü biha ala ğanemı ve liye fıha mearibü uhra
19.Kale elkıha ya musa
20.Fe elkaha fe iza hiye hayyetün tes'a
21.Kale huzha ve la tehaf se nüıydüha sıratehel ula
22.Vadmün yedeke ila cenahıke tahrüc beydae min ğayri suin ayeten uhra
23.Li nüriyeke min ayatinel kübra
24.İzheb ila fir'avne innehu tağa
25.Kale rabbişrah lı sadrı
26.Ve yessir lı emrı
27.Vahlül ukdetem mil lisanı
28.Yefkahu kavlı
29.Vec'al li vezıram min ehlı
30.Harune ehıy
31.Üşdüd bihı ezrı
32.Ve eşrikhü fı emrı
33.Key nüsebbihake kesıra
34.Ve nezkürake kesıra
35.İnneke künte bina besıyra
36.Kale kad ütiyte sü'leke ya musa
37.Ve lekad menenna aleyke merraten uhra
38.İz evhayna ila ümmike ma yuha
39.Enıkzi fıhi fit tabuti fakzi fıhi fil yemmi fel yülkıhil yemnü bis sahıli ye'huzhü adüvvül lı ve adüvvül leh ve elkaytü aleyke mehabbetem minnı ve li tusnea ala aynı
40.İz temşı uhtüke fe raca'nake ila ümmike key tekarra aynüha ve la tahzen ve katelte nefsen fe necceynake minel ğammi ve fetennake fütunen fe lebiste sinıne fı ehli medyene sümme ci'te ala kaderiy ya musa
41.Vastana'tüke li nefsı
42.İzheb ente ve ehuke bi ayatı ve la teniya fı zikrı
43.İzheba ila fir'avne innehu tağa
44.Fe kula lehu kevlel leyyinel leallehu yetezekkeru ev yahşa
45.Kala rabbena innena nehafü ey yefruta aleyna ev ey yatğa
46.Kale la tehafa innenı meaküma esmeu ve era
47.Fe'tiyahü fe kula inna rasula rabbike fe ersel meana benı israıle ve la tüazzibhüm kad ci'nake bi ayetim mir rabbik vesselamü ala menittebeal hüda
48.İnna kad uhıye ileyna ennel azabe ala men kezzebe ve tevella
49.Kale fe mer rabbüküma ya musa
50.Kale rabbünellezı a'ta külle şey'in halkahu sümme heda
51.Kale fema balül kurunil ula
52.Kale ılmüha ınde rabbı fı kitab la yedıllü rabbı ve la yensa
53.Ellezı ceale lekümül erda mehdev ve selek leküm fıha sübülev ve enzele mines semai maa fe ahracna bihı ezvacem min nebatin şetta
54.Külu ver'av en'ameküm inne fı zalike le ayatil li ülin nüha
55.Minha halaknaküm ve fıha nüıydüküm ve minha nuhricüküm taraten uhra
56.Ve lekad eraynahü ayatina külleha fe kezzebe ve eba
57.Kale ec'tena li tuhricena min erdına bi sıhrike ya musa
58.Fe le ne'tiyenneke bi sıhrim mislihı fec'al beynena ve belneke mev'ıdel la nuhlifühu nahnü ve la ente mekanen süva
59.Kale mev'ıdüküm yevmüz zınet ve ey yuhşeran nasü duha
60.Fe tevella fir'avnü fe cemea keydehu sümme eta
61.Kale lehüm musa veyleküm la tefteru alellahi keziben fe yüshıteküm bi azab ve kad habe meniftera
62.Fe tenazeu emrahüm beynehüm ve eserrun necva
63.Kalu in hazani le sahırani yürıdani ey yuhricaküm min erdıküm bi sıhrihima ve yezheba bi tarıkatikümül müsla
64.Fe ecmiu keydeküm sümme'tu saffa ve kad eflehal yevme menista'la
65.Kalu ya musa imma en tülkıye ve imma en nekune evvele men elka
66.Kale bel elku fe iza hıbalühüm ve ısıyyühüm yühayyehü ileyhi min sıhrihim enneha tes'a
67.Fe evcese fı nefsihı hıyfetem musa
68.Kulna la tehaf inneke entel a'la
69.Ve elkı ma fı yemınike telkaf ma saneu innema saneu keydü sahır ve la yüflihus sahırü haysü eta
70.Fe ülkıyes seharatü sücceden kalu amenna bi rabbi harune ve musa
71.Kale amentüm lehu kable en azene leküm innehu le kebırukümüllezı allemekümüs sıhr fe le ükattıanne eydiyeküm ve ercüleküm min hılafiv ve le üsallibenneküm fı cüzuın nahli ve le ta'lemünne eyyüna eşeddü azabev ve ebka
72.Kalu len nü'sirake ala ma caena minel beyyinati vellazı fetarana fakdı ma ente kad innema takdıy hazihil hayated dünya
73.İnna amenna bi rabbina li yağfira lena hatayana ve ma ekrahtena aleyhi mines sıhr vallahü hayruv ve ebka
74.İnnehu mey ye'ti rabbehu mürimen fe inne lehu cehennem la yemutü fıha ve la yahya
75.Ve mey ye'tihı mü'minen kad amiles salihati fe ülaike lehümüd deracatül ula
76.Cennatü adnin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ve zalyike cezaü men tezekka
77.Ve lekad evhayna ila musa en esri bi ıbadı fadrib lehüm tarıkan fil bahri yebesa la tehafü derakev ve la tahşa
78.Fe etbeahüm fir'avnü bi cünudihı fe ğaşiyehüm minel yemmi ma ğaşiyehüm
79.Ve edalle fir'avnü kavmehu ve ma heda
80.Ya benı israıle kad enceynaküm min adüvviküm ve vaadnaküm canibet turil eymene ve nezzelna aleykümül menne ves selva
81.Külu min tayyibati ma razaknnaküm ve la tatğav fıhi fe yehılle aleyküm ğadabı ve mey yahlil aleyhi ğadabı fe kad heva
82.Ve innı le ğaffarul limen tabe ve amene ve amile salihan sümmehteda
83.Ve am a'celek an kavmike ya musa
84.Kale hüm ülai ala eserı ve aciltü ileyke rabbi li terda
85.Kale fe inna kad fetenna kavmeke mim ba'dike ve edallehümüs samiriyy
86.Fe racea musa ila kavmihı ğadbane esifa kale ya kavmi elem yeıdküm rabbüküm va'den hasena e fe tale aleykümül ahdü em eradtüm ey yehılle aleyküm ğadabüm mir rabbiküm fe ahleftüm mev'ıdı
87.Kalu ma ahlefna mev'ıdeke bi melkina velakinna hummilna evzaram min zınetil kavmi fe kazefnaha fe kezalike elkas samiriyy
88.Fe ahrace lehüm ıclen cesedel lehu huvarun fe kalu haza ilahüküm ve ilahü musa fe nesiy
89.E fe la yeravne ella yarciu ileyhim kavlev ve la yemlikü lehüm darrav ve la nef'a
90.Ve le kad kale lehüm harunü min kablü ya kavmi innema fütintüm bih ve inne rabbekümür rahmanü fettebiuni ve etıy'u emrı
91.Kalu len nebreha aleyhi akifıne hatta yarcia ileyna musa
92.Kale ya harunü ma meneake iz raeytehüm dallu
93.Ella tettebian e fe esayte emri
94.Kale yebneümme la te'huz bi lıhyetı ve la bi ra'si innı haşıtü en tekule ferrakte beyne benı israıle ve lem terkub kavlı
95.Kale fe ma hatbüke ya samiriyy
96.Kale besurtü bi ma lem yebsuru bihı fe kabadtü kabdatem min eserir rasuli fe nebeztüha ve kezalike sevvelet lı nefsı
97.Kale fezheb fe inne leke fil hayati en tekule la misase ve inne leke mev'ıdel len tuhlefeh venzur ila ilahikellezı zalte aleyhi akifale nüharrıkannehu sümme le nensifennehu fil yemmi nesfa
98.İnnema ilahükümüllahüllezı la ilahe illa hu vesia külle şey'in ılma
99.Kezalike nekussu aleyke min embai ma kad sebak ve kad ateynake mil ledünna zikra
100.Men a'rada anhü fe innehu yahmilü yevmel kıyameti vizra
101.Halidıne fıh ve sae lehüm yevmel kıyameti hımla
102.Yevme yünfehu fis suri ve nahşürul mücrimıne yevmeizin zürka
103.Yetehafetune beynehüm il lebistüm illa aşra
104.Nahnü a'lemü bima yekulune iz yekulü emselühüm tarıkaten il lebistüm illa yevma
105.Ve yes'eluneke anil cibali fe kul yensifüha rabbı nesfa
106.Fe yezeruha kaan safsafa
107.La tera fıha ıvecev ve la emta
108.Yevmeiziy yettebiuned daıye la ıvece leh ve haşeatil asvatü lir rahmani fe la tesmeu illa hemsa
109.Yevmeizil la tenfeuş şefaatü illa men ezine lehür rahmanü ve radıye lehu kavla
110.Ya'lemü ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve la yühıytune bihı ılma
111.Ve anetil vücuhü lil hayyil kayyum ve kad habe men hamele zulma
112.Ve mey ya'mel mines salihüti ve hüve mü'minün fe la yehafü zulmev ve la hadma
113.Ve kezalike enzelnahü kur'anen arabiyyev ve sarrafna fıhi minel veıydi leallehüm yettekune ev yuhdisü lehüm zikra
114.Fe teallellahül melikül hakk ve la ta'cel bil kur'ani min kabli ey yukda ileyke vahyühu ve kur rabbi zidnı ılma
115.Ve lekad ahıdna ila ademe min kablü fe nesiye ve lem necid lehu azma
116.Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs eba
117.Fe kulna ya ademü inne haza adüvvül leke ve li zevcike fe la yuhricenneküma minel cenneti fe teşka
118.İnne leke ella tecua fıha ve la ta'ra
119.Ve enneke la tazmeü fıha ve la tadha
120.Fe vesvese ileyhiş şeytanü kale ya ademü hel edüllüke ala şeceratil huldi ve mülkil la yebla
121.Fe ekela minha fe bedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsıfani aleyhima miv verakıl cenneti ve asa ademü rabbehu fe ğava
122.Sümmectebahü rabbühu fe tabe aleyhi ve heda
123.Kelehbita minha cemıam ba'duküm li ba'dın adüvv fe imma ye'tiyenneküm minnı hüden fe menittebea hüdaye fe la yedıllü ve la yeşka
124.Ve men a'rada an zikrı fe innel lehu meıyşeten dankev ve nahşüruhu yevmel kıyameti a'ma
125.Kale rabbi lime haşertenı a'ma ve kad küntü besıyra
126.Kale kezalike etetke ayatüna fe nesıteha ve kezalikel yevme tünsa
127.Ve kezalike neczı men esrafe ve lem yü'mim bi ayati rabbih ve le azabül ahırati eşeddü ve ebka
128.E fe lem yehdi lehüm kem ehleknü kablehüm minel kuruni
yemşune fı mesakinihim inne fı zalike le ayatil li ülin nüha
129.Velev la kelimetün sebekat mir rabbike le kane lizamev ve ecelüm müsemma
130.Fasbir ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kable ğurubiha ve min anail leyli fe sebbıh ve atrafen nehari lealleke terda
131.Ve la temüddenne aynelke ila ma metta'na bihı ezvacem minhüm zehratel hayatid dünya li neftinehüm fıh ve rizku rabbike hayrun ve beka
132.Ve'mur ehleke bis salati vastabir aleyha la nes'elüke rizka nahnü nerzükuk vel akıbetü lit takva
133.Ve kalu lev la ye'tiyna bi ayetim mir rabbih e ve lem te'tihim beyyinetü ma fis suhufil ula
134.Ve lev enna ehleknahüm bi azabim min kablihı le kalu rabbena lev la erselte ileyna rasulen fe nettebia ayatike min kabli en nezille ve nahza
135.Kul küllüm müterabbisun fe terabbesu fe se ta'lemune men ashabüs sıratıs seviyyi ve menihteda

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hucurat Suresi

Ahkaf Suresi

FETİH SURESİ